muhteşem denilebilecek güzellikteki şehirlerden sonra bile gelindiğinde insanın yüzünü güldürmeyi başarabilmiş şehir.uzun yolculuktan sonra ne ufacık havalimanı,ne gaziemirdeki berbat yerlesim alanından geçerken göze çarpanlar,ne gece bile bunaltan sıcak o gülümsemeyi engelleyebilir.çünkü yolun sonunda alsancak,karşıyaka,göztepe ve gülen insanlar sizi beklemektedir zaten.ne new yorkun sokaklarında yürümek,ne eiffelin tepesinden parise bakmak alsancakta karşıyakaya karşı bira içmenin tadını verir izmiri sevene.farkında olmadan yutar adamı bu şehir sıcaklıgıyla,insanlarının gülümseyişiyle,değeri ancak sogukları görünce anlasılır...
istiridyenin içinde gizli olduğuna dair gördüğüm belgeseller, izlediğim korsan filmleri, parfüm reklamları ve bilinç sularında bir köpük venüs bilgisi gibi yüzen, inci, bu şehrin bir caddesine yerleşmiş koca bir yuvarlak olarak, bir park çeşmesinden bozma, altında yatan dilenciye enikonu gölge eden, gürültünün, sıcağın ve renk renk kıyafetleri içinde alsancak karnavalının gitgide dominik cumhuriyeti havasına bürünen pelerininin altında, aslında tüm samimiyetsizliği, hoyratlığı, yüzeyselliği yatan bir boya, kazıya kazıya altındaki söylenceyi aradığım, bulamayıp, hepsi hepsi denizine şükrettiğim şehir.
umarim dogalgazin gelmesiyle yeni is fırsatlari acilir da biz de hem istanbul da yasamaktan sikayet edip hem de yasamaya devam etmenin ikiyuzlulugunden kurtuluruz.
iki sene kadar önce gittiğimde, hayatımda ilk kez boyoz yiyerek "çok lezzetliymiş" yorumunu yapıp ertesi gün dükkanın birine girip ben "bozoy muydu, ondan istiyorum" demem, sadece denizi görebilmek, vapura binebilmek için günde 4 kere gereksiz yere karşıyaka-konak arası gidip gelmem, vapurda "ayy çok güzel arkadan köpükler filan" diye fotograf çekmem, mart ayında sadece bir kazakla dolaşıp "çok sıcakkk" diye feryat etmem sonucunda sapına kadar ankara'lı olduğumu hatırlamama vesile olmuş ancak tüm güzelliğine rağmen ankara özlemimi silememiş kenttir.
0 yorum:
Yorum Gönder