Arnavutköy Siemens Servisi
şule*, mavi saçlı haliyle bir yerlerden çıktı, hızlı hızlı zıp zıp diye yürüyerek kayboldu. bugüne kadar savcı, tahsin müdür ve şule'yi hüseyin abi'nin yerinde hiç görmemiştik yanlış hatırlamıyorsam. biraz daha dolanayım dedim, çıkan olursa görürüm. dolanırken fark ettim ki ileride bir karavan daha var, sessiz sakin duruyor, camları kapalı. liseli ergen gibi dikkat çekmemek için karşı kaldırımdan dikizlerken içeriden çantalarla ve teknik malzemelerle set ekibi çıktı. aha dedim bitti çıkıyorlar. içeriden ilk önce tahsin müdür kot ve tişörtlü sivil
Firma Rehberi
kıyafetiyle çıktı ve gitti. karavana yaklaşıp biraz daha bekledim. harun*, yanında kendisinden kısa boylu bir elemanla çıktı içeriden. ve aynen dizideki hal tavırlarıyla, yanındaki arkadaşını kafakola almış (arkadaşın boynunu koltukaltına sıkıştırarak samimi bir sarılarak yürüme şekli vardır ya, kanka sarılması, o şekilde) muhabbet eder şekilde arkadaki karavana gitti. harun girerken diğer karavanın önünde hayalet'i* gördüm, sigara içiyordu. etrafta o kadar adam varken ergenler hayalet'in etrafını sarıp fotoğraf çektirirken şule de arkadaki karavandan indi. lakin saçları mavi değil, normal kumral idi (geçici boyaymış demek ki, karavanda yıkamışlar). akabinde akbaba* ve şevket* de kot ve tişörtlü sivil halleriyle yan yana muhabbet ede ede geçip gittiler. ben tam onların arkasından bakarken tanıdık bir ses "aaa inanç'ın* gözünde gitti o galiba" dedi. döndüm ki o da ne? ercü* de orada. arkadaki karavanın içinde oturuyormuş meğer.
0 yorum:
Yorum Gönder