diziyle tanışmam gecenin bir yarısı 1.bölümün tekrarını görmemle başladı. 2.bölümden bu yana da hep gününde ve saatinde takip ettim. dizinin 5.bölümden sonra gününün değişmesi, buna takiben de reytinglerinin epey düşmesi behzat ç.’nin ekran yolculuğunu daha en baştan zorlaştırdı. yayından kalkacak iddiaları dolandı durdu. sözlükte bu süreçte diziyi ayakta tutmak için götünü yırtanlardan biriydim. tekrar pazar gününe alınması için şahsi olarak kampanya bile başlatmıştım.
evet malum entryimde o zaman behzat’ın bu sezonu kazasız belasız tamamlarsa reyting canavarına orta parmağını göstermiş olacağından bahsetmiştim. behzat ç. bu sezonki performansı ile sadece reyting canavarına değil, tüm türk dizi piyasasına kol gibi bir nah çekmiştir. nasıl dizi yapılırın dersini vermiştir. bir kitaptan 3-4 sezon dizi çıkartan mantık (ay yapım) umarım dün behzat ç. ‘yi izleyip, izleyiciyi salak yerine koymadan da kaliteli ve yüksek reyting alan bir dizi yapılabileceğinin mantığını çözmüşlerdir umarım.
neyse dizinin ekran yolculuğuna geri dönersek, kanal kısa sürede doğruyu gördü ve 10.bölümden itibaren diziyi tekrar eski gününe aldı. bu noktadan sonra behzat ç. ekibi belki de dizinin kaderini değiştiren en önemli kararı nejat işler’i kadroya alarak yaptı. nejat işler’in girişiyle dizi hem reyting anlamında hem de tempo açısından daha da yükselen bir ivme kazandı. özellikle 20’li bölümlerle beraber behzat ç. reyting kaygısını giderek attı üzerinden. dizi daha geniş kitlelerce tanınmaya ve sevilmeye başlandı. ancak bu popülarite artışı diziyi hiç olumsuz etkilemedi. dizi nasıl bir çizgide başladıysa o çizgide devam etti. efsane bir bölümle de sezona veda etti.
neyse bu uzun sevgi-saygı faslından sonra sezon finaline geçicek olursak;
ortaya çok farklı teoriler atıldı. şule’nin katil olabileceği birkaç bölüm önce dile getirilen şeylerdi. ama kimse de bu şekilde behzat’ın kızı olup ondan intikam almak için öldürebileceğini de tahmin etmemişti. çoğu kişi berna’nın behzat’ın 1. bölümde içeri tıktığı taşaklı adamlar tarafından intikam amaçlı öldürülebileceği üzerinden durmuştu. özellikle zafer algöz’ün canlandırdığı derin devlet karakteri bu misyonu üslenmekten çekinmeyecek bir karakterdi. kimse berna’nın bu kadar özel sebeplerle öldürülebileceğini tahmin etmiyordu. senaristler bir bakıma şüpheleri behzat’ın üzerinden çekerek hep başka yere ve karakterlere yönlendirdiler bizi. behzat’ın özel yaşamına ve geçmişine bu açıdan fazla değinilmedi. şule karakteri özellikle gizemli bırakıldı. şüphe çekmesin diye hep sempatik gösterildi. hatta bir bölümde babası onu (sezon finali ile babası diye bildiğimiz kişinin ercümen’tin adamı olduğunu öğreniyoruz) ziyaret ederek bizi bir anlamda ailesi olduğuna da ikna etti.
genel olarak baktığımızda önemli diyebileceğimiz tüm gizemlerin çözüldüğü çok fazla soru işaretinin havada kalmadığı ultra kaliteli bir sezon finali izledik. bu anlamda spartacus blood and sand’ın sezon finali ile yarışabilir. ercüment’in de tüm esprisini öğrendik. behzat yine yakalayamadı ercüyü ama çokta önemi kalmadı bunun aslında. ercüment şu an sadece sıradan bir kaçak konumunda.
sinema filmi olacak olan son hafriyat nasıl olur sorusuna gelirsek, bu konuda çok bir fikrim yok ama şunu da dile getirmem gerekirse 1.sezon aslında son hafriyatın başlangıcına çok uygun bir sonla bitti. kitabı okuyanlar bilir. son hafriyat berna’nın itiharından 1 sene sonrasında geçen bir hikaye anlatıyordu. behzat ağır bir deprosyan halindedir kitapta. ağzından tek kelime laf çıkmaz. üstelik üstünde de ağır bir soruşturma vardır. diziye bakarsak behzat öz kızının katilinin yine öz kızı olduğunu öğreniyor. yine ağır bir depresyon nedeni. ve ercüment’in kendine yıktığı cinayette yine başka bir belası. bu açıdan bakıldığından sinema filmi 1.sezonun bir devamı olabilir. ancak ercüment kitapta olmayan diziye özgü bir karakter olduğundan muhtemelen filmde kullanılmayacak. gerek de yok bence ercüment’in kullanılmasına. kitabın efsene kötü karekteri red-kit yeter de artar bile.
sonuç olarak dizi tarihine geçicek bir bölümle ilk sezonu bitirdi. ikinci sezon ve sinema filmi nasıl olacak bunlar şimdilik muamma. açıkçası ben sinema filminin ikinci sezondan önce vizyona girmesini isterim ama takvim nasıl işler bilinmez tabi. neyse başta bu efsanenin yaratıcısı emrah serbesve senarist ercan mehmet erdemolmak üzere yapımcılar serdar akar ve tarkan karlıdağ, yönetmen doğan ümit karaca. oyuncular erdal beşikçioğlu, fatih artman, inanç konukçu, berkan şal, ege aydan, canan ergüder, pelin su pir, ayça eren ve her ne kadar sözlük ahalisi tarafından yoğun antipati ile karşılansalar da; hakan hatipoğlu, seda bakan ve ayça varlıer bu diziye konuk oyuncu olarak çok ayrı bir hava katan nejat işler, güven kıraç ve zafer algöz’e muhteşem müzikler için pilli bebek, adını sayamadığımız diğer tüm teknik ekibe ve biraz da bizim gazımızla bu diziye en zor zamanda bile sahip çıkan star tv'ye sonsuz kere teşekkürler.
edit: şunu da eklemezsem çatlarım; hala komplo teorisi arayan arkadaşlar: bu dizi ezel değil. yapımcı da ay yapım değil. ona göre hizaya gelin. *
0 yorum:
Yorum Gönder